BAŞARILAR
İZMİR
Sözün
bittiği yerdeyiz… Uzun uğraşlar sonucu bir adaylık sürecini
daha tamamladık. İzmir, 27 Kasım’da EXPO
2020 oylamasına katılıyor ve yarış içinde olduğu üç kent ile kıyasıya mücadelesini sona erdiriyor. Ancak işimiz hiç de kolay değil. İzmir gibi aday
olan diğer üç kentte de hazırlıklar tamamlandı ve artık son kulis çalışmaları son sürat devam ediyor.
Peki,
şimdi ne olacak? Dilerseniz oylamanın nasıl
yapılacağından biraz bahsedeyim. Ülkeler öncelikle kendilerine ayrılmış süreler
dâhilinde son sunumlarını yapacaklar.
Burada daha çok görsel öğelere yönelik çalışmalar görmek mümkündür. Sunumların
ardından yaklaşık bir saatlik ara verilir ve ardından oylamaya geçilir. BIE’nin 167 üye ülkesinin delegesi
elektronik keypad sistemiyle kapalı
olarak oy kullanacak. BIE delegelerinin basına ve umuma kapalı bir salonda elektronik keypad ile yapacakları
kapalı oylama ekrandan takip
edilecek. Bu arada oylama öncesi keypad sisteminin kontrol edilmesi amacıyla
bir deneme oylaması yapılacağını asla unutmayalım. En çok söylentiler bu
deneme oylaması sırasında çıkabilmektedir.
Hatırlayınız, EXPO 2015 oylamasında İzmir’in kazandığına
dair söylentiler keypad denemesi sırasında oluşmuş bir yanılgıdan ibaretti.
Salonun lobiye bakan küçük penceresi haber
ajanslarımızın uyanık muhabirlerinin halkımızı yanıltmasına neden olmuştu.
Ama bu sefer yanılmak için daha az
nedenimiz ve daha çok rakibimiz var.
Geçen dönemdeki oylama bir final niteliğindeydi. En çok oyu alan ülke ve kent
EXPO’yu kazanmış sayılıyordu. Bu sefer
durum biraz farklı...
EXPO ipini göğüslemek
isteyen dört aday ülke ve kent
bulunduğundan oylama üç turlu eleme
usulü ile yapılacak. Bu da demek oluyor ki, her turdan en az oyu alan ülke elenecek. İki
turda en yüksek oyu alan iki ülke finalde yarışacak. Üçüncü turun sonunda
da delegelerin çoğunluğunun oyunu alan kent EXPO’yu 2020 yılında ülkesinde gerçekleştirmeye
hak kazanacak. Son derece zorlu bir
yarış bizi bekliyor. İlk turda
elenmek de var son tura kalmak da…
Şayet İzmir son tura kalma hesapları yapıyorsa son
gün stratejisini de iyi belirlemiş
olmalı. Çünkü sadece oy veren delegeler değil, oylama sırasında elenen ülkeler de elemede tur atlayan ülkeler için
önemli rol oynayacak. Bir basit hesapla ilk
turda Brezilya’nın elenmesi halinde Rusya
ile ciddi bir yarışa gireceğiz demektir. Rusya’nın son görüşmelerde
elenmesi halinde Türkiye’den yana tavır alacağı konuşuluyorsa da BRICS ittifakını bozmak istemeyecek
olan Rusya’nın önceliğinin Brezilya
olacağının unutulmaması gerekir. Özellikle İzmir ve Brezilya’nın veya Rusya’nın finale kalması halinde bu iki ülkenin
tek tercihleri birbirleri olacaktır.
İşte bu noktada Dubai devreye giriyor. Dubai’nin
elenmesi İzmir için bir bakıma iyi olduğu kadar bir bakıma da kötü olabilir. Güçlü bir lobi dayanışması olduğu
düşünüldüğünde Dubai’nin ilk turda
elenmesi işimize yarayacaktır. Ortadoğu’nun büyük bir bölümünün, Kafkaslar
ve Asya ülkelerinin bir kısmının oyunu alacağı düşünüldüğünde Dubai’nin ivmesinin kırılması durumu
lehimize çevirebilir. Tabi ki ilk turda Dubai’nin elenmesi çok kolay değil
ancak final için umut vadedecektir.
Özellikle dikkat
edilmesi gereken önemli bir konu ise, blok
oyların parçalanmasının sağlanmasıdır. Örneğin Amerika kıtasında yer alan
birçok ülke (Küba dışında)
genellikle blok oylama ile bir veya
iki ülkeye destek verebilir. Yüksek ihtimalle tercihleri Brezilya’dan yana olacaktır. Bu nedenle blok oyların parçalanması
için ciddi bir diplomatik ilişki ağına
ihtiyacımız var. Bunu yapabilmek ancak yüksek
yetenekli diplomat seviyesindeki temsilcilerimizin beceri ve yetenekleri
ile elenecek ülkelerle kurulacak
diplomatik ağa bağlıdır. Blok oylama mantığı sadece Amerika için değil diğer kıta ve ülke birlikleri için de
geçerlidir. Bu konuyu özellikle dile
getirmek istedim.
Peki, oylamaya doğrudan
etki edecek ve kazanacak ülkeyi oylarıyla belirleyecek BIE delegeleri kimlerdir? Nasıl bir tasnif yapılmalı ki, delegelerin bizden yana olması sağlanmalı?
Ülkelerin BIE için
görevlendirilmiş büyükelçileri ve dış ilişkiler tarafından görevlendirilen
temsilcileri BIE’nin oy verecek 167 üye
ülkesinin delegelerini oluşturuyor. Bu delegeleri çok çeşitli şekilde
tasnif etmek mümkündür. Örneğin krallıkla
yönetilen ülke delegeleri, Müslüman delegeler, az gelişmiş ülke delegeleri,
coğrafi konumlarına göre ülke delegeleri gibi bir tasnif yapabiliriz. Bir
de delegesi olmayan ülke delegeleri,
ülkesi olmayan delegeler ve ülkesinin
oyunun belirlenmesine katkı veren delegeler gibi bir tasnif yapılabilir. Bu tasnif şu anda hedefe ulaşmamızda bize
daha fazla yardımcı olacak olan tasniftir. Çünkü ülkesinin belirlediği oyu
uygulayacak olanların dışında kalan delegeler son dakikaya kadar yakın markaja
alınması gereken delegelerdir ve azımsanmayacak
sayıdadır. Delegelerin her halükarda
kapalı oy kullanacakları da unutulmamalıdır. Bu adaylık sürecinin
belirleyicisi son dakikalardır!
Sanırım bu delege
yapısı ve oylama süreci ifade edildiğinde ne denli çetin bir yarışın içinde
olduğumuz ortaya çıkıyor.
Adaylık sürecinin
başından bu yana özellikle dile getirmeye çalıştığım bir konu, bu süreçte tecrübe ve birikimin ne denli önemli olduğuydu.
Ayrıca delege sisteminin iyi tasnif
edilmesi ve oylama stratejisinin belirlenmesi gerektiğini ifade etmiştim. Valilik
makamının hem yönlendirme hem de yürütme kurulunun başında olmasını başından bu
yana eleştiren bir uzman olarak bugüne kadar tahmin edildiği gibi tüm ilişkiler
bürokratik yapıda sürdürüldü ve ne
yazık ki tecrübeler ve birikimler bu
süreçte değerlendirilmedi.
İşin sivil boyutunu
ifade etmiyorum bile; sonuç ortada!
Böyle bir organizasyonun öneminin farkında
dahi olmayan ve heyecanını yitirmiş bir İzmir ortaya çıktı. Tecrübemiz gereği
ifade etmiş olduğumuz birçok husus ve bazı öneriler yeterince dikkate alınmadı, birikimli olan kişiler sürecin dışında bırakıldı ve Amerika
yeniden keşfedildi.
Kısacası adaylık süreci
iyi yönetilemedi. Mevcut idari yapı ile başarıya
ulaşmamız mümkün görünmüyor olsa da bir İzmirli ve kentini seven biri
olarak İzmir’in başarıya ulaşamaması gibi bir ihtimali düşünmek dahi istemiyorum. Özellikle olası bir mağlubiyet
sonrasında İzmir’in adının yerel
seçim arifesinde siyasete malzeme
edilmesini de şiddetle reddediyorum. Tek isteğim, üç şehirle yarıştığımız
bu oylamadan İzmir’in alnının akıyla
çıkması ve önümüzdeki süreçte ortak
akıl kültürü ve tüm iç dinamikleri
ile İzmir için daha iyisini yapabilme yarışının gerçekleştirilebilmesidir.
Kazanılsa da kazanılamasa da… Dedik ya,
sözün bittiği yerdeyiz…
Başarılar
İzmir…
Çağrı
GRUŞÇU
EXPO Dünya Sergileri Danışmanı
25.11.2013
EXPO Dünya Sergileri Danışmanı
25.11.2013